Bilim ve Teknoloji Haftası (8-14 Mart) |
Pazar, 13 Mart 2011 10:32 | |||||||
Bilim: Evrendeki canlı cansız varlıkların yapıları, olayların nasıl meydana geldiği, aralarındaki bağıntılar konusunda deney, gözlem gibi özel yöntemlerle elde edilendüzenli bilgiye bilim denir. İnsan için çevresindeki olayları anlamak, açıklamak bir tutku olmuştur. Bilimsel araştırmalar sonucunda varılan sonuçlar genelleşir ve kuramlaşır. Dolayısıyla bilimde kesinlik bulunur.Bilim değişmez ya da değişkenliği koşullara bağlıdır. Bilimin doğruluğu insan zihnine bağlı değildir. Bilimsel bilgiler denenerek, gözlemlenerek doğruluğuna karar verilir. Bilimsel bilgiler insanla ilgili her türlü sorunun çözümünde ve teknik alanda kullanılabilen doğruluğu kanıtlanmış bilgilerdir. Teknoloji: Bilim, insanlık tarihi ile eş zamanlıdır. Tüm varlıklar içinde, alet yapabilen tek varlık insandır. İnsan önce taşları yontarak alet yapmaya başlamıştır. Yaptığı aletleri kullanarak yaşamını kolaylaştırmış, yaşamına yeni biçimler kazandırmıştır. Yani insanoğlu çevresinden başlayarak evrendeki olayları, varlıkları incelemiş, araştırmış ve bu yolla yeni bilgiler edinmiştir. Edindiği verileri, sonuçları iş ve uygulama alanına dönüştürmüştür. Buna da teknoloji denilmektedir. Günümüzde artık bilim, teknik, teknoloji birbirinin ayrılmaz parçası ve birbirinin tamamlayıcısı olmuştur. "Bilim ve teknik", "bilim ve teknoloji" kavramları tüm insanlar tarafından kullanılan, kabullenilen kavramlar olmuştur. Bilgi Çağı - Bilgi Toplumu Çağımızda hızla ilerleyen bilim ve teknoloji, bireylerin ve toplumların yaşantısını çok güçlü bir biçimde etkilemektedir. İnsanoğlunun önüne her gün yeni bir buluşun ürünü sunulmaktadır. Bunları kullanmaya başlayan insanın yaşamı değişip gelişmektedir. Uydu teknolojisi, nükleer teknoloji dünyayı küçültmüştür. İletişim teknolojisinin gelişmesi ülkeler, kıt'alar arası sınırları yok sayar gibidir. Hızla gelişen teknoloji ve bunun sonucu ortaya çıkan gereksinmeler bilgiyi ön plana çıkarmıştır. Artık bilgiler, haberler kıt'alar arasında bile televizyon, bilgisayar vb. aracılığıyla ışık hızıyla dolaşmaktadır. Çağımızda bilgi alış verişi ve kullanımı çok önemli hâle gelmiştir. Bu çağa bilgi çağı denilmiştir. Bu çağı yakalayan, gereklerini yaşayan toplumlara da bilgi toplumu denilmektedir. Ülkelerin kalkınması, çağı yakalaması, bilgi çağına geçmesi, bilgi toplumu olmasıyla mümkündür. Artık gelişmiş ülkeler, güçlerini bilim ve teknolojiden almaktadır. Bilimsel araştırmalara önem vererek bu alanda büyük harcamalar yapmaktadırlar. Çevremize baktığımızda yüzlerce teknolojik ürünle karşı karşıya kalırız. Bunların her birinin bir işe yaradığını ve yaşamımızı kolaylaştırdığını görmekteyiz. Otomatik çamaşır ve bulaşık makineleri, mikrodalga fırın, cep telefonu, fax, bilgisayar gibi araçlar her gün yerini daha gelişmiş bir tipine bırakmaktadır. Bilim ve Teknoloji Haftası İnsanın yaşamını bu denli etkileyen, ufkunu açan, uygarlığı hızla geliştiren bilim ve teknolojinin önemi üzerinde durmak için okullarda her yıl 8-14 Mart günlerini Bilim ve Teknoloji Haftası olarak değerlendirmekteyiz. Bilimin Önemi Bilim, gözlem ve deneylerle elde edilen düzenli bilgi birikimizdir. Bilmek sözcüğünden türemiş olan bilim, bilinen, bellekte iz bırakan anlamındadır. Ayrıca evrene ve evrendeki her şeye ilişkin bilgileri elde etmek amacıyla yapılan etkinlikler olarak da ifade edilebilir. Bilimin ortaya koyduğu bilgiler, yapılan yeni çalışmalarla desteklenip olgunlaştırılabilir. Ülkemizin ve gelişmekte olan çoğu ülkelerin insanları geçmişte ve günümüzde yapılan yanlış davranışların olumsuz sonuçlarıyla karşı karşıyadır.Bu gün topraklarımızın çok büyük bir kısmı erozyonla aşınmıştır. Gerek bireysel gerek toplumsal sorunlara akılcı ve mantıksal çözümler getirebilmenin yolu, bilimsel düşünme ve bilimsel uygulamalardan geçer. Bu nedenle insanlardaki bilimsel düşünce eksikliği, sorunların çözümsüz kalmasına ve giderek artmasına neden olabilir. Bu ad insanları psikolojik, ekonomik vb. sıkıntılar içinde bırakır. Örneğin bir öğrenci bilimsel olarak en verimli ders çalışma yöntemlerini bilmiyorsa derslerinde başarılı olması çok zordur. Tekerleğin keşfinden bu yana, insanın ürettiği ve kullandığı her şey, çözdüğü sorun, bilimsel düşünme yoluyla ve bilimle gerçekleşmiştir. Bu yolla, ortaya çıkan yeni bilimsel bulgulara paralel olarak toplumların gelişmesi ve toplumun sorunlarının çözümlenmesi sağlanmıştır. Bilimin;yaratıcılığın, yaratıcılık da duygu ve düşüncenin ürünüdür. Bilimsel gerçekler, insandan önce var olmuş olsa da onları ortaya çıkaran insandır. Dünya’nın çeşitli yerlerindeki olayları izlediğimiz televizyonun gerisinde binlerce yılın, binlerce insanın, binlerce araştırmacının ortaya koyduğu bir bilimsel birikim vardır. Sonuç olarak bilgi edinme ve bunlardan yararlanabilme, yaşama savaşında başarının anahtarıdır. Çünkü bilimin en başta gelen amacı insan yaşamını kolaylaştırmak, Dünya’yı insanca yaşanabilir duruma getirmektir. BİLİM VE TEKNOLOJİ HAFTASI İLE İLGİLİ AÇIKLAMA, GENEL BİLGİ Bilim ve Teknoloji Haftası (TTK.nun 66 sayılı, 30.4.1998 tarihli kararıyla eklenen hafta) TDK sözlüğünde bilim şöyle tanımlanıyor: Bilim Evrenin ya da olayların bir bölümünü konu olarak seçen, deneysel yöntemlere ve gerçekliğe dayanarak yasalar çıkarmaya çalışan düzenli bilgi.” “Genel geçerlik ve kesinlik nitelikleri gösteren yöntemli ve dizgesel bilgi.” “Belli bir konuyu bilme isteğinden yola çıkan, belli bir ereğe yönelen bir bilgi edinme ve yöntemli araştırma süreci.” Bilim ile uğraşan bir kişinin bu tanımları yeterli bulmayacağını söylemeye gerek yoktur. Bu nedenle, bilimin eksiksiz bir tanımını yapmaya kalkışmak yerine, onu açıklamaya çalışmak daha doğru olacaktır. İnsan doğaya egemen olmak ister! Derler ki insanoğlu var oluşundan beri doğayı bilmek, doğaya egemen olmak istemiştir. Bu nedenle, insan var oluşundan beri doğayla savaşmaktadır. Son zamanlarda, bu görüşün tersi ortaya atılmıştır: İnsan doğayla barış içinde yaşama çabası içindedir. Bence (bilgi yelpazesi) bu iki görüş birbirlerine denktir. Bazı politikacıların dediği gibi, sürekli barış için, sürekli savaşa hazır olmak gerekir. Gök gürlemesi, şimşek çakması, ayın ya da güneşin tutulması, hastalıklar, afetler, vb. doğa olayları bazen onun merakını çekmiş, bazen onu korkutmuştur. Öte yandan, bu olgu, insanı, doğadan korkusunu yenmeye ve merakını gidermeye zorlamıştır. Korkuyu yenebilmenin ya da merakı gidermenin tek yolunun, onu yaratan doğa olayını bilmek ve ona egemen olmak olduğunu, insan, önünde sonunda anlamıştır. Peki, insanoğlunun doğayla giriştiği amansız savaşın tek nedeni bu mudur? Başka bir deyişle, bilimi yaratan güdü, insanoğlunun gereksinimleri midir? Elbette korku ve merakın yanında başka nedenler de vardır. İnsanın (toplumun) egemen olma isteği, beğenilme isteği, daha rahat yaşama isteği, üstün olma isteği vb. nedenler bilgi üretimini sağlayan başka etmenler arasında sayılabilir. İnsanın korkusu, merakı ve istekleri hiç bitmeden sürüp gidecektir. Öyleyse, insanın doğayla savaşı (barışma çabası) ve dolayısıyla bilgi üretimi de durmaksızın sürecektir. Bilim neyle uğraşır? Bilimin asıl uğraşı alanı doğa olaylarıdır. Burada doğa olaylarını en genel kapsamıyla algılıyoruz. Yalnızca fiziksel olguları değil, sosyolojik, psikolojik, ekonomik, kültürel vb. bilgi alanlarının hepsi doğa olaylarıdır. Özetle, insanla ve çevresiyle ilgili olan her olgu bir doğa olayıdır. İnsanoğlu, bu olguları bilmek ve kendi yararına yönlendirmek için var oluşundan beri tükenmez bir tutkuyla ve sabırla uğraşmaktadır. Başka canlıların yapamadığını varsaydığımız bu işi, insanoğlu aklıyla yapmaktadır. Bilimin gücü Bilim, yüzyıllar süren bilimsel bilgi üretme sürecinde kendi niteliğini, geleneklerini ve standartlarını koymuştur. Bu süreçte, çağdaş bilimin dört önemli niteliği oluşmuştur: Çeşitlilik, süreklilik, yenilik ve ayıklanma. Çeşitlilik Bilimsel çalışma hiç kimsenin tekelinde değildir, hiç kimsenin iznine bağlı değildir. Bilim herkese açıktır. İsteyen her kişi ya da kurum bilimsel çalışma yapabilir. Dil, din, ırk, ülke tanımaz. Böyle olduğu için, ilgilendiği konular çeşitlidir; bu konulara sınır konulamaz. Hatta, bu konular sayılamaz, sınıflandırılamaz. Süreklilik Bilimsel bilgi üretme süreci hiçbir zaman durmaz. Krallar, imparatorlar ve hatta dinler yasaklamış olsalar bile, bilgi üretimi hiç durmamıştır; bundan sonra da durmayacaktır. Bir evrim süreci içinde her gün yeni bilimsel bilgiler, yeni bilim alanları ortaya çıkmaktadır. Dolayısıyla, bilime, herhangi bir anda tekniğin verdiği en iyi imkanlarla gözlenebilen, denenebilen ya da var olan bilgilere dayalı olarak usavurma kurallarıyla geçerliği kanıtlanan yeni bilgiler eklenir. Ayıklanma Bilimsel bilginin geçerliği ve kesinliği her an, isteyen herkes tarafından denetlenebilir. Bu denetim sürecinde, yanlış olduğu anlaşılan bilgiler kendiliğinden ayıklanır; yerine yenisi konulur. Bu noktada şu soru akla gelecektir. Sürekli yenilenme ve ayıklanma süreci içinde olan bilimsel bilginin doğruluğu, evrenselliği savunulabilir mi? Bu sorunun yanıtını verebilmek için, bilimsel bilginin nasıl üretildiğine bakmamız gerekecektir. Sanıldığının aksine, bilimsel bilgi üretme yolları çok sayıda değildir; yalnızca iki yöntem vardır. Bu yöntemler başka bir yazının konusu olacaktır. ATATÜRK ‘ÜN AKILCILIK VE BİLİME VERDİĞİ ÖNEM Atatürk sanat ve bilime önem veren bilimin yol göstericiliğine inanan bir önderdi. ‘Dünyada her şey için, yaşam için, başarı için en gösterici yol bilimdir, tekniktir. Bilim ve tekniğin dışında yol gösterici aramak aymazlıktır, cahilliktir, doğru yoldan sapmaktır.’ Diyen Atatürk ulusun çağdaş uygarlığa erişmek için bilim ve tekniğe önem verilmesi gerektiğini belirtmiştir. Baş Öğretmen Atatürk: ‘Yaşam de en gerçek yol gösterici bilimdir.’ Diyerek yaşamımızın her alanında bize gerçek rehberin bilim ve sanat olduğunu bildirmiştir. En büyük davamız, en uygar ve gönençli ulus olarak varlığımızı yükseltmektir. Bu yalnız kurumlarında değil düşüncelerinde devrimler yapmış olan büyük Türk ulusunun idealidir.’ Diyerek izleyeceğimiz uygarlık modunu göstermiştir. O, ulusumuzun uygar ve çağdaş bir ulus olmasına çalışırken bunun gerçekleşmesi için bilim ve tekniğin gerekli olduğunu vurgular. Akıl ve bilim birbirini bütünler biri olmadan diğerinden söz edilemez. Bilim ve teknoloji aklın ürünüdür bilimsel gelişmelerin yaygınlaşması aklın ön plana çıkmasını sağlar akılcılık ve bilim ulusların yaşamını kolaylaştırır. Bilim ulusların ve bireylerin ekonomik, teknolojik yaşamlarının yanı sıra sosyal bilimlerde, güzel sanatlarda da yaşamlarını etkiler, güzelleştirir. Mutlu bir yaşam sürdürmek istersek bilimin yol göstericiliğine güven duymalıyız. ATATÜRK’ ÜN BİLGİ , BİLİM VE FEN İLE İLGİLİ SÖZLERİ Dünyada her şey için ,yaşam için, başarı için en gerçek yol gösterici bilimdir, fendir. Bilim ve fennin dışında yol gösterici aramak aymazlık , bilgisizlik ,doğru yoldan çıkmışlıktır . Yalnız bilimin ve fennin yaşadığımız her dakikadaki evrelerinin gelişimini anlamak ve ilerlemelerini izlemek koşuldur. Bin, iki bin , binlerce yıl önceki bilim ve fen dilinin çizdiği genel kuralları , şu kadar bin yıl önce bugün aynı biçimde uygulamaya kalkışmak , elbette bilim ve fennin içinde bulunmak değildir. (1924 ; S.D. II ) Ülkemizin en bayındır, en latif , en güzel yerlerini üç buçuk yıl kirli ayaklarıyla çiğneyen düşmanı yenen zaferin sırrı nerededir bilir misiniz ? Orduların yönetiminde , bilim ve fen ilkelerini kılavuz edinmektir. Ulusumuzu yetiştirmek için temel olan okullarımızın, yüksek okullarımızın kurulmasında aynı yolu izleyeceğiz. Evet; ulusumuzun siyasal , toplumsal yaşamında ulusumuzun düşünce bakımından eğitiminde de kılavuzumuz bilim ve fen olacaktır. (1922; S.D. II ) Ülkemiz içinde uygar düşüncelerin , çağdaş ilerlemelerin bir an yitirmeksizin yayılması ve gelişmesi gerektir. Bunun için bütün bilim ve fen adamlarının bu konuda çalışmayı bir namus borcu bilmesi gerekir. Öğretmenlerimiz , ozanlarımız , edebiyatçılarımız ulusa bu felaket günlerini ve onun gerçek nedenlerini açık ve kesin olarak yazıp söyleyecekler, bu kara günlerin dönmemesi için dünya yüzünde uygar ve çağdaş bir Türkiye’nin varlığını tanımak istemeyenlere , onu tanımak zorunda olduğumuzu anımsatacaktır. (1922 / M.E.D.B. ) Gözlerimizi kapayıp , yalnız yaşadığımızı varsayamayız. Ülkemizi bir çember içine alıp dünya ile ilgilenmeksizin yaşayamayız. Tersine gelişmiş ,uygarlaşmış bir ulus olarak uygarlık alanının üzerinde yaşayacağız : bu yaşam ancak bilim ve fenle olur. bilim ve fen nerede ise oradan alacağız ve ulusun her bireyinin kafasına koyacağız . Bilim ve fen için bağ ve koşul yoktur . (1922; S.D. I ) BİLİM ÜZERİNE SÖZLER -Bilenle bilmeyen bir olmaz. -Ha okulsuz köy, ha susuz çeşme. -Kalem kılıçtan keskindir. -Dünya bir okuldur. Doğumdan ölüme durmadan öğrenelim. -Sadece bir iyi vardır, bilgi; ve sadece bir kötü vardır, cehalet. -Düşünüyorum, öyleyse varım. -Hayatta en hakiki mürşit ilimdir. -İki şey dünyaya hükmeder; biri kılıç, diğeri düşünce. Kılıç, eninde sonunda düşünceye yenilir. -Bildiğim bir şey varsa, o da hiçbir şey bilmediğimdir. -Dünyada her şey için, uygarlık için, yaşam için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fen haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, delalettir. ÖZLÜ SÖZLER “Yeryüzündeki alimler, gökteki yıldızlar gibidir.” Hz. Muhammed “İki şey dünyaya hükmeder; biri kılıç, diğeri düşünce. Kılıç, eninde sonunda düşünceye yenilir.” Napolyon “Dünyada her şey için, uygarlık için, yaşam için, başarı için en hakiki mürşit ilimdir, fendir. İlim ve fen haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, delalettir.” Mustafa Kemal Atatürk “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir.” Mustafa Kemal Atatürk “Genel bir kural olarak, yaşamdaki en başarılı insan, en iyi bilgiye sahip olandır.” Benjamin Disraeli “Düşünüyorum, öyleyse varım.” Rene Descartes “Bilgelik için tek anahtar devamlı soru sormaktır... Şüphe ederek bir araştırmaya başlarız. Araştırmakla da doğruya ulaşırız.” Peter Abelard “Bilgi güçtür.” Francis Bacon “Üç türlü aristokrasi vardır; birincisi yaş ve kıdem; ikincisi servet; üçüncüsü akıl ve bilgidir. En şereflisi sonuncusudur.” Schopenhauer “Sadece bir iyi vardır, bilgi; ve sadece bir kötü vardır, cehalet.” Sokrates “Bir ulusun asker ordusu ne kadar güçlü olursa olsun, kazandığı zafer ne kadar yüce olursa olsun, bir ulus ilim ordusuna sahip değilse, savaş meydanlarında kazanılmış zaferlerin sonu olmayacaktır. Bu nedenle bir an önce büyük, mükemmel bir ilim ordusuna sahip olma zorunluluğu vardır.” Mustafa Kemal Atatürk ATASÖZLERİ - Bilenle bilmeyen bir olmaz. - Hayatta en hakiki mürşit ilimdir. - Ha okulsuz köy, ha susuz çeşme. - Kalem kılıçtan (bilgi yelpazesi) keskindir. BİLİM VE TEKNOLOJİ Her doğal olayda,insan ürpermiş, Bütün dikkatini,onlara vermiş; Aylarca,yıllarca; hep irdelemiş Bulduğu sonuçtan,bilgi derlemiş. Bilgiler,zamanla 'Bilim' olmuşlar, Bütün insanlığa,ışık tutmuşlar; Her kuşak,kendinden,bir şey katmışlar Uygarlığa,sağlam temel atmışlar. Teknoloji,ilmin,hizmet aracı, Zamandan kazanır,her kullanıcı; Doğru kullananın,başının tacı Hedefe varmanın,teknik ilacı. Yeni kuşaklara,tez öğretelim, 'BİLGİ Çağı’ndayız,bunu bilelim; Aziz yurdumuzu,hep yüceltelim Çağdaş uygarlığa,tez erişelim.. NaimYalnız BİLİM İNSANLARI Korkunun kaynağı nerde Bulun bilim insanları Hangi gende hangi yerde Bulun bilim insanları Nerde ve ne zaman doğdu Canlıları neden buldu Neden niçin korku oldu Sorun bilim insanları Yüzleşmek mi barışmak mı Korka korka yaşamak mı Bilenlere danışmak mı Sorun bilim insanları Biz korkuyuz korku biziz Tarihim korkulu deniz Kaynağını bir bilseniz Bilin bilim insanları Korku yaşam bir arada DOST ŞEREF im uykularda Sabah akşam rüyalarda Sorun bilim insanları Şerafettin Muş MERHABA Düşünenlerin düşüncesi olan Bilim ve kültüre benden merhaba Okuyup yazdıkça neşeyi bulan Bilim ve kültüre benden merhaba İşte benim sorum ile yanıtım Okuryazar düşüncemle kanıtım Kültür abidemiz kutsal anıtım Bilim ve kültüre benden merhaba Yaşayan varlığın varlık sayfası Düşünen insanın düşü sevdası Okuryazar insanlığın bankası Bilim ve kültüre benden merhaba Karanlık gecede ne dağlar aştık Nice renkli canlılarla buluştuk Okuryazar olduk senle buluştuk Bilim ve kültüre benden merhaba Duman olduk sardık yüce dağları Dost şerefim dosta giden yolları Canlılar arası aile bağları Bilim ve kültüre benden merhaba BENİM ADIM İNSAN Benim adım Aynştayn Ben bir fizikçiyim Okulda çok yaramazdım Hem de mızıkçı ****** Benim adım Mozart Ben bir müzikçiyim Birazcık pasaklıydım Hem salla parti ******* Benim adım Edison Ben bir mucidim İçine kapanık sessiz sakin Ürkek biriydim. ******* Benim adım Atatürk Beni bilirsiniz Büyüdükçe beni Daha çok öğrenirsiniz ******* Bizim adımız Rayt Kardeşler Uçağı biz bulduk ******* Benim adım sadece Bell Telefonu ben buldum ********* KORO: Keşfede keşfede yürüyoruz güzel yaşamı Barışın mucidi acaba çok uzakta mı? ********* Benim adım Pastör Benim adım Frenklin Benim adım Ford Bravn Benim adım Sokrat Benim adım Hipokrat Benim adım Aynştayn Benim adım İNSAN ********** Keşfede keşfede yürüyoruz güzel yaşamı Barışın mucidi acaba çok uzakta mı? FIKRALAR ARABA Bir hafta sonu, bir makine mühendisi, bir elektronik mühendisi ve bir bilgisayar mühendisi üç arkadaş arabayla, dağ evine pikniğe gitmek isterler. Giderlerken ıssız bir yerde arabaları bozulur. Hepsi de bunun nedeni hakkında kendi meslekii tecrübelerini de katarak yorum yapmaya başlarlar. Makine mühendisi: -Bunun mutlaka mekanik bir arızası vardıır. der. Elektronik mühendisi: - Yok yok bunun ateşlemesinde bir problem var, bujilerini temizleyelim. der. Bilgisayar mühendisi ise şöyle konuşur: -Çıkıp bidaha girelim belki düzelir !!! TEMEL Bir gün bütün ülkelerin bilim adamlarının davet edildiği bir uzay konferansı için Türkiyeden de bir bilim adamının da yollanması için davetiye gönderilmiş. Düşünmüşler düşünmüşler kimi yollayalalım diye en sonunda Temeli göndermeye karar vermişler. Temel konferansa gitmiş . Konferans başlamış Rus bilimadamı hemen ilk uzaya biz gittik diye böbürlenmiş, Amerikalı bilim adamı aya ilk ayak basan biziz diye böbürlenmiş sırayla tüm ülkelerin bilim adamları konuşmuş, bir ara Amerikalı bilim adamı Temele dönmüş siz ne yaptınız ne çalışmalarınız var diye sormuş, salonda derin bir sessizlik olmuş ve bütün başlar Temele çevrilmiş Temel şöyle bir etrafına bakmış ayağa kalmış ve göğsünü kabartarak Biz Güneşe gidecağüz demiş. Birden bir uğultu ve kıpırdanmalar başlamış ve hemen Rus sormuş ama mümkün değil henüz güneşe erimeden ulaşacak bir uzaygemisi yapılmadı demiş. Temel yine göğsünü kabartarak biz onu da düşündük akşam serinluğunda gidecağuz demiş. UNUTKANLIK Bir bilim adaminin deney raporlarindan: 1. gun : Fare uzun sure labirentin icinde dolandi ama peyniri bulamadi. Icguduleri zayif. 3. gun : Negatif. Sadece labirenti degil, odanin hemen her yerini aradi; tum dolaplari, cekmeceleri, kavanozlari karistirdi. Hatta bir tablonun arkasina ve ceplerime bile bakti. Bu farede hiç akıl yok. 7. gun : En ufak bir ilerleme yok. Artik arama istegini bile kaybetti, telefonla kosedeki bufeden iki karisik tost, bir ayran istemis. Zekadan boylesine yoksun olusu deneylerimde yol almami onluyor. 18. gun : Zamanla becerilerini gelistirmesi lazimdi,ama sifir! Bursa'dan aradi, 'kaygilanmamami, peyniri bulacagini' soyledi. Ona gittikce peynirden uzaklastigini anlatmaya calistim, ama dinlemedi. Ciddi zeka problemi! 74. gun : Umutsuzluga kapiliyorum; fare, henuz bir zeka belirtisi gosteremedi. En son Tibet'ten aradi, hayatin anlami gibisinden birsey buldugunu soyledi. Ama peyniri bulamamis ve artik umrunda da degilmis. Hayallerimden ve kariyerimden geriye kuflu peynirler kaldi. 93. GUN : LABIRENTIN ICINE KOYMAYI UNUTTUGUM ICIN FARENIN PEYNIRI BULAMADIGINI FARKETTIM. SOBA Fizikçi, matematikçi, kimyacı, jeolog ve antropologdan oluşan bir heyet bir araştırma için arazide bulunmaktadır. Birden yağmur bastırır. Hemen yakındaki bir arazi evine sığınırlar. Ev sahibi bunlara bir şeyler ikram etmek için biraz ayrılır. Hepsinin dikkati soba üzerinde toplanır. Soba yerden 1 m. kadar yukarda, altındaki dizili taşların üzerindedir. Sobanın niçin böyle kurulmuş olabileceğine dair bir tartışma başlar. Kimyacı: -Adam sobayı yükselterek aktivasyon enerjisini düşürmüş, böylece daha kolay yakmayı amaçlamış. Fizikçi: -Adam sobayı yükselterek konveksiyon yoluyla odanın daha kısa sürede ısınmasını sağlamak istemiş. Jeolog: -Burası tektonik hareketlilik bölgesi olduğundan herhangi bir deprem anında sobanin taşların üzerine yıkılmasını sağlayarak yangın olasılığını azaltmayı amaçlamış. Matematikçi: -Sobayı odanın geometrik merkezine kurmuş, böylece de odanın düzgün bir şekilde ısınmasını sağlamış. Antropolog: - Adam ilkel topluluklarda görülen ateşe tapmanın daha hafif biçimi olan ateşe saygı nedeniyle sobayı yukarıya kurmuş. Bu sırada ev sahibi içeri girer ve ona sobanın yukarda olmasının nedenini sorarlar. Adam cevap verir: - Boru yetmedi!!!!!! |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder