Hücrenin temel kısımları : Hücre zarı, sitoplazma ve çekirdektir. Tek hücrelilerde bütün olaylar hücre içerisinde gerçekleşir. İş bölümü ve doku oluşumu yoktur. Çok hücrelilerde bütün olaylar hücre grupları arasındaki iş bölümü ile olur. En basit çok hücreli yada en karmaşık tek hücreli Volvox’ tur. Volvox' ta iş bölümü vardır ama doku oluşumu yoktur. Tek hücrelilerin oluşturduğu topluluğa koloni denir.
Hücre teorisi:
1)Bütün canlılar hücrelerden meydana gelmiştir.
2)Hücreler bağımsız hareket ettikleri halde birlikte iş görürler.
3)Hücreler bölünerek çoğalırlar.
Hücreler ikiye ayrılır:
1-Prokaryot (çekirdeksiz) Hücreler: Bu hücrelerin çekirdeği yoktur. Örneğin bakteri, mavi- yeşil alg prokaryot hücrelidir.
2-Ökaryot (çekirdekli) Hücreler: Bu tip hücrelerin çekirdeği, zarla çevrili organelleri vardır. Örneğin protistler, mantarlar, hayvanlar, bitkiler ökaryot hücrelidir.
Ökaryot bir hücre dıştan içe doğru üç kısımdan oluşur:
I- Hücre zarı II- Sitoplazma III- Çekirdek
HÜCRE ZARI
Bütün bitki ve hayvan hücrelerinde bulunan canlı, saydam, esnek ve seçici geçirgen bir zardır.
Seçici geçirgenlik, hücre zarının bazı maddeleri hücre alıp bazılarını almamasıdır.
Yağ, protein az miktarda karbonhidrattan oluşur. Hücre zarının yapısı akıcı-mozaik zar modeli ile açıklanır.Bu modele göre zar; yağ denizinde yüzen proteinlerden oluşmuştur.
Karbonhidratlar hücre zarındaki yağlarla birleşerek glikolipid, proteinlerle birleşerek glikoprotein şeklinde bulunur.Bunun sağladığı avantaj ise hücrelerin birbirini tanıması ve bağışıklıktır. Hücre zarının özgüllüğünü veren kimyasal madde glikoproteindir. Glikolipidi ve glikoproteini golgi sentezler.
Madde giriş-çıkışı proteinler üzerindeki porlardan olur.
Zarın özellikleri : Canlıdır,saydamdır,esnektir ve seçici geçirgendir.
Zardaki proteinler enzim görevi yapar.
Zarın görevleri : Hücreyi dağılmaktan korur.Hücreye şekil verir.Hücreyi dış etkilerden korur.Madde alışverişini sağlar.
Zarın seçici-geçirgen olması onun canlı olduğunu gösterir.
Hücre çeperi cansızdır,esnek değildir,tam geçirgendir. Hücrenin dayanıklılığını arttırır, hücreye şekil verir. Üzerindeki deliklere geçit denir. Selülozik yapıdadır. Prokaryot hücrelerde de bulunur ama yapısı selülozik değildir.
Hücre zarının görevleri:
1- Hücreyi dış etkenlerden korumak
2- Hücreye şekil vermek
3- Madde alış verişini kontrol etmektir.
Hücre zarından geçebilen maddeler:
Küçük moleküller ( glikoz, aminoasit, su, madensel tuzlar),
Yağda eriyen A, D, E, K vitaminleri,
Nötr moleküller (oksijen ve karbondioksit )’tir.
SİTOPLAZMA
Hücre zarı ile çekirdek arasını dolduran, renksiz, yarı saydam, yumurta akı kıvamında (kolloid) bir sıvıdır.
Sitoplazma canlıdır ve hücrenin bütün hayatsal faaliyetleri burada oluşur.
Sitoplazmanın içinde yapıları ve görevleri birbirinden farklı küçük parçacıklar vardır. Bunlara organel denir.
Su, protein, yağ, karbonhidrat, mineral, vitamin, RNA çeşitleri, nükleotidler, ATP ve enzimler gibi organik ve inorganik maddelerden oluşmuştur.
Görevi:
1) Biyokimyasal reaksiyonlar için zemin oluşturmak,
2) Organellere yataklık etmek,
3) Rotasyon ve sirkülasyon hareketleri ile organellerin hareketini sağlamak,
ÇEKİRDEK
İçerisinde kalıtsal özellikleri taşıyan yapılar vardır.
Bilinen en küçük hücre, bakteridir.
En büyük hücreye deve kuşu yumurtasının sarısı,
En uzun hücreye de yaklaşık 1 m uzunluğunda olan sinir hücreleri örnek olarak verilebilir.
Bazı ilkel hücrelerde ise çekirdek yoktur, kalıtsal özellikleri taşıyan yapıların sitoplazmada dağınık olarak bu ilkel canlılarda bulunur.
Çekirdek hücrenin hayatsal faaliyetlerini yönetir.
Görevleri; hücreyi yönetmek, kalıtım bilgisini taşımak ve hücre bölünmesini sağlamaktır.
Aynı zamanda özellikleri sonraki hücrelere aktararak kalıtsal devamlılığı sağlar.
Çekirdeği çıkartılan bir hücre yaşayamaz.
Kalıtsal karakterleri (genleri) taşır.
Bakteri ve mavi yeşil alglerde çekirdek yoktur.
Alyuvarların çekirdeği olmadığı için bölünemez.
HÜCRE ÇEPERİ
Bitkisel hücrelerde hücre zarının dışında bulunur. Hayvan hücrelerinde yoktur.
Selüloz adı verilen ölü bir maddeden yapılmıştır.
Hücre çeperi cansız, kalın dayanıklı, esnek olmayan, tam geçirgen yapıdadır.
Hayvan Hücresi ile Bitki Hücresinin Karşılaştırılması
Hayvan Hücresi Bitki Hücresi
Hücre duvar ----> Yok Var
Kloroplast ------> Yok Var
Sentrozom ------> Var Yok
Koful -----------> Çok,küçük Az,büyük
Şekli ------------> Yuvarlak Köşeli
4 Ağustos 2011 Perşembe
6.sınıf çiçek
ÇİÇEKLİ BİTKİLERDE ÜREME :
1- Bitkilerin Sınıflandırılması :
Bitkiler, üreme organı olan çiçeğinin ve tohumunun bulunup bulunmamasına göre çiçekli bitkiler ve çiçeksiz bitkiler olarak iki grupta incelenir.
Üreme organı denilen çiçeği ve tohumu bulunan bitkilere çiçekli bitkiler denir.
Üreme organı denilen çiçeği ve tohumu bulunmayan bitkilere çiçeksiz bitkiler denir.
Çiçekli bitkiler; kök, gövde, yaprak, çiçek olmak üzere 4 kısımdan oluşur.
BİTKİLER
Çiçekli Bitkiler Çiçeksiz Bitkiler
Açık Tohumlular Kapalı tohumlular Damarlı Çiçeksiz Damarlı Çiçeksiz
Bitkiler Bitkiler
Tek Çift (Eğrelti Otu) (Karayosunu)
Çenekliler Çenekliler
(Mısır, Buğday) (Fasulye, Nohut)
2- Çiçek ve Kısımları :
Çiçekli bitkilerin üreme organı olan, renkli, güzel kokulu ve görünüşlü organa çiçek denir. (Ters lale = ağlayan gelin, gül, çiğdem, zambak, gelincik, menekşe). Bütün çiçekler farklı renk, şekil ve kokuda olmalarına rağmen çiçeklerin temel kısımları birbirlerine benzer.
Çiçekte; çiçek sapı, çiçek tablası, çanak yaprak, taç yaprak, erkek organ ve dişi organ gibi kısımlar bulunur.
Tam bir çiçek, çanak yaprak, taç yaprak, erkek organ, dişi organ olmak üzere dört kısımdan oluşur.
Çiçek Sapı :
Çiçeği dala ya da gövdeye bağlayan ve su ile besin maddelerinin taşınmasını sağlayan kısımdır. Çiçek sapında odun ve soymuk boruları bulunur.
Çiçek Tablası :
Çiçeğin diğer kısımlarını üzerinde taşıyan yapıdır.
a) Çiçeğin Kısımları :
Tam bir çiçek çanak yaprak, taç yaprak, erkek organ ve dişi organ olmak üzere dört kısımdan oluşur.
1- Çanak Yaprak :
Çiçeğin en dış kısmında bulunan yeşil renkli yapraklardır. Çanak yapraklar, (çiçek tomurcuk halinde iken) çiçeğin diğer kısımlarını dış etkilere karşı korur ve fotosentez yaparak besin üretir. (Çiçeklerde genelde çanak yapraklar 5 tanedir).
2- Taç Yaprak :
Çiçeğin renkli, güzel kokulu ve görünüşlü olan kısmıdır. Taç yaprakların dip kısımlarında bal özü sıvısı (salgısı) salgılanır. Bal özü salgısı güzel kokulu olduğu için ve de taç yapraklar renkli ve güzel görünüşlü olduğu için böceklerin ilgisini çekerler ve tozlaşmaya yardımcı olurlar.
3- Erkek Organ :
Taç yaprakların arasında, dişi organın etrafına dizilmiş halde olan çok sayıdaki organdır. Erkek organ sapçık (ipçik) ve başçık olarak iki kısımdan oluşur.
Sapçıklar, başçıkları tutar, başçıkları çiçeğe bağlar ve her sapçıkta bir başçık bulunur.
Başçıkta polen keseleri bulunur. Polen keselerinin içinde polenler yani çiçek tozları, çiçek tozlarının yani polenlerin içinde de erkek üreme hücreleri olan sperm hücreleri bulunur. Polenler olgunlaşınca polen keseleri çatlar ve polenler etrafa yayılırlar.
(Polen keselerinde bulunan polen-üreme- ana hücreleri mayoz bölünme geçirerek polenleri oluşturur).
4- Dişi Organ :
Çiçeğin ortasında bulunan, vazoya benzeyen ve genelde bir tane olan organdır. Dişi organ; dişicik tepesi, dişicik borusu ve yumurtalık olarak üç kısımdan oluşur.
a) Dişicik Tepesi :
Dişi organın en uç kısmıdır. Dişicik tepesi yapışkan ve nemli bir sıvı salgılar. Bu sıvı çiçek tozlarını yani polenler tutarak polenlerin burada çimlenmesini sağlar.
b) Dişicik Borusu :
Dişicik tepesini yumurtalığa bağlayan borudur. Dişicik tepesinde çimlenen polenleri yumurtalığa taşır.
c) Yumurtalık (Ovaryum) :
Dişi organın en alt kısmındaki şişkinleşmiş bölümdür. Yumurtalıkta tohum taslağı bulunur. Tohum taslağının içinde dişi üreme hücreleri olan yumurta hücreleri vardır.
3- Çiçek Çeşitleri :
Çiçekler, erkek organ ve dişi organın bulunup bulunmamasına göre iki çeşittir.
a) Tam Çiçek (Bir Evcikli Çiçek=Erselik Çiçek) :
Bir çiçekte erkek organ ve dişi organ ile birlikte taç ve çanak yapraklar da bulunuyorsa böyle çiçeklere tam çiçek denir.
Örnek : Gül, papatya, elma, bezelye, kestane, fındık.
b) Eksik Çiçek (İki Evcikli Çiçek) :
Bir çiçekte erkek ve dişi organdan sadece bir tanesi bulunuyorsa böyle çiçeklere eksik çiçek denir.
• Çiçekte sadece erkek organ varsa bu çiçeğe erkek çiçek (taş fırın) denir.
• Çiçekte sadece dişi organ varsa bu çiçeğe dişi çiçek (light) denir.
4- Çiçekli Bitkilerde Tozlaşma ve Döllenme :
Bitkilerde tohum ve meyvenin oluşabilmesi için tozlaşma ve döllenme olmak üzere iki olayın gerçekleşmesi gerekir.
a) Tozlaşma :
Erkek organın başçığındaki polenlerin (çiçek tozlarının) dişi organın dişicik tepesine taşınmasına tozlaşma denir. Tozlaşma su, rüzgar, kuşlar, böcekler, insanlar sayesinde gerçekleşir. (Bataklık ve su bitkilerinde su sayesinde gerçekleşir).
Tozlaşma olayı aynı tür bitkiler arasında gerçekleşir. Dişi organın dişicik tepesi, farklı bitki türlerinin polenlerinin yumurtalığa girmesini önler. (Laleden lale oluşmasının sebebi budur).
b) Döllenme :
Tozlaşma ile dişicik tepesine gelen polenler, dişicik tepesi tarafından salgılanan yapışkan sıvı ile tutulur ve polenler burada çimlenirler. Çimlenen polenler yani çiçek tozları çatlar ve erkek üreme hücreleri yani sperm hücreleri açığa çıkar. Açığa çıkan erkek üreme hücreleri (nin çekirdekleri) (nden biri yumurtalığa doğru hareket ederek polen tüpünü oluşturur) dişicik borusundan geçerek yumurtalıktaki tohum taslağına gelir.
Yumurtalıkta dişi üreme hücresi olan yumurta hücrelerinin çekirdeği ile erkek üreme hücresi olan sperm hücrelerinin çekirdeğinin birleşmesine döllenme denir. Döllenme sonucu oluşan döllenmiş yumurta hücresine zigot denir.
Zigot, bitkinin en küçük yani tek hücreli halidir. Oluşan zigot gelişerek (sürekli mitoz bölünme geçirerek) embriyo denilen bitkinin (canlının) ilk taslağını, modelini oluşturur. (Embriyo bitkinin kök, gövde, yaprak gibi kısımlarının taslağını, modelini bulundurur ve bu yapıların oluşmasını sağlar).
Döllenme sonucu tohum taslağı gelişerek tohumu, tohumun içinde bulunduğu yumurtalık ta gelişerek meyveyi oluşturur.
5- Çiçekli Bitki Çeşitleri :
Çiçekli bitkiler, açık tohumlular ve kapalı tohumlular olarak iki grupta incelenirler.
a) Açık Tohumlular :
Tohumları açıkta gelişen, meyve yaprakları tarafından örtülmeyen bitkilerdir.
Örnek : Çam, ladin, köknar, sedir. (Genelde meyvesiz ağaçlar).
b) Kapalı Tohumlular :
Tohumları meyve yaprakları tarafından örtülmüş olan bitkilerdir. Kapalı tohumlular, tohumlarındaki çenek sayısına göre tek çenekli ve çift çenekli bitkiler olarak iki grupta incelenirler.
1- Tek Çenekliler :
Tohumunda tek çenek olan genelde otsu, tek yıllık bitkilerdir.
Tek Çenekli Bitkilerin Özellikleri :
1- Otsu bitkilerdir.
2- Saçak köklüdürler.
3- Kambiyum dokuları yoktur. Bu nedenle enine büyümezler.
4- İletim boruları düzensizdir.
5- Yaprakları paralel damarlıdır.
6- Yaprakları ince ve şerit şekillidir.
7- Yaprak sapı yoktur.
8- Çiçek sayıları 3 veya 6 nın katları şeklindedir.
Örnek : Otlar, tahıllar, sebzeler, çiçekler.
2- Çift Çenekliler :
Tohumunda çift çenek olan bitkilerdir.
Çift Çenekli Bitkilerin Özellikleri :
1- Genelde odunsu bitkilerdir.
2- Kazık köklüdürler.
3- Kambiyum dokuları bulunur. Bu nedenle enine büyüyebilirler.
4- İletim boruları düzenlidir.
5- Yaprakları tüysü (ağ) damarlıdır.
6- Yaprakları geniş ve parçalı şekillidir.
7- Yaprak sapı bulunur.
8- Çiçek sayıları 4 veya 5 in katları şeklindedir.
Örnek : Bütün meyve ağaçları, fasulye, nohut, mercimek, bezelye.
TOHUMDAN FİDANA :
Bitkilerde tohum ve meyvenin oluşabilmesi için tozlaşma ve döllenme olaylarının gerçekleşmesi gerekir.
1- Tohum :
Dişi organın yumurtalığında bulunan, embriyo, çenek (besin deposu=endosperm) ve koruyucu kabuktan oluşan ve çimlenerek yeni bir bitkiyi meydana getiren yapıya tohum denir.
Tozlaşma ve döllenme olayları sonucunda dişi organın yumurtalığındaki tohum taslağında zigot oluşur. Oluşan zigot sürekli bölünerek gelişir ve embriyo denilen bitki taslağını oluşturur. Embriyo oluştuktan sonra etrafında koruyucu kabuk oluşur ve kabuğun içinde besin depo edilir.
Bitkilerde oluşan tohumların sayısı, şekli ve büyüklüğü farklı olabilir. Bunun nedeni bitkilerin bulundukları ortama, çevre şartlarına uyum sağlama şanslarını arttırmak ve nesillerinin devam etmesini sağlamaktır.
a) Tohumun Özellikleri :
1- Canlıdır.
2- Az miktarda su bulundurur.
3- İçinde embriyo olduğu için bitkinin bütün özelliklerini taşır.
4- Uygun şartlarda çimlenebilir.
5- Çimleninceye kadar besin üretemez yani fotosentez yapamaz.
6- Çimleninceye kadar çeneklerdeki besinlerle beslenir.
b) Tohumun Kısımları :
1- Embriyo :
Bitkinin kök, gövde, yaprak gibi kısımlarının oluşmasını sağlayan bitki taslağıdır.
2- Çenek (Besin Deposu = Endosperm = Besi Doku) :
Koruyucu kabuğun içinde, embriyonun etrafında, embriyonun besin ihtiyacını karşılayabilmesi için besin depo edilen kısımdır. Tohum çimleninceye yani bitki fotosentez yapıncaya kadar embriyo besin ihtiyacını çeneklerden karşılar.
Besi doku hücrelerinde bitkinin türüne göre karbonhidrat, protein ve yağ gibi besin maddeleri depolanır.
3- Koruyucu Kabuk :
Embriyonun etrafında bulunan ve embriyoyu dış etkilere karşı koruyan yapıdır.
c) Tohumun Çimlenmesi :
Tohumdaki embriyonun uygun şartlarda bitkinin kök, gövde ve yaprak gibi kısımlarını oluşturmaya başlamasına çimlenme denir. Çimlenmenin gerçekleşebilmesi için su (nem), sıcaklık ve oksijenin yeterli miktarda olması gerekir.
Su, sıcaklık ve oksijen yeterli miktarda ise (embriyo gelişerek) tohumun koruyucu kabuğu çatlar ve çimlenme başlar. Çimlenme sırasında tohumdaki embriyo sürekli büyür ve gelişir. Embriyo gelişirken ihtiyacı olan besini etrafındaki çeneklerden karşılar.
Tohumun çimlenebilmesi için sıcaklığın yeteri miktarda olması gerekir. Düşük veya yüksek sıcaklıklarda çimlenme süresi çok uzar, çimlenme yavaşlar. Çok yüksek veya çok düşük sıcaklıklarda (0 0C – 35 0C nin dışında) ise çimlenme gerçekleşmez. Çimlenmenin gerçekleşebilmesi için sıcaklık 18 – 25 0C civarında olmalıdır. Bu nedenle ekim için en uygun mevsim ilkbahardır.
Tohumun çimlenebilmesi için suyun yeterli miktarda olması gerekir. Fazla veya az suda çimlenme gerçekleşmez veya yavaş gerçekleşir. Tohumun çimlenmesi için gerekli olan su çimlenme sonucu oluşan bitkinin büyümesi için de gereklidir.
Çimlenme tamamlanınca bitkinin kök, gövde ve yaprakları oluşur.
Tohum çimleninceye kadar besin üretemez yani fotosentez yapamaz (yaprakları olmadığı için). Çimlenme sonucu bitkinin yaprakları oluştuğu için fotosentez yaparak kendi besinini kendisi üretir. (Fotosentez yaptığı andan itibaren çeneklerdeki besini kullanmayacağı için çenekler atılır).
Bitkinin fotosentez yapabilmesi için su, karbondioksit gazı, sıcaklık ve ışık enerjisine yani güneş ışığına ihtiyaç duyar. Bu nedenle bitkinin büyümesi için su, karbondioksit gazı, ışık, sıcaklık ve oksijen gazı (solunum yaparken) gereklidir.
Tohum çimlenirken fotosentez yapamadığı için toprağa, güneş ışığına ve karbondioksit gazına ihtiyaç duymaz. (Çimlenirken sadece solunum yaptığı için kuru ağırlığı azalır).
NOT : 1- Bitkilerin çimlenmesi ve büyümesi için gerekli olan şartlardan biri olan sıcaklık
seralarda kontrol altında tutulabilir. Bu nedenle mevsimlere özgü sebze ve meyveler mevsimi dışında da üretilebilir. Seralarda en düşük sıcaklık 100C, en yüksek sıcaklık 320C dir.
2- Bitkide çimlenme, büyüme ve gelişme için sıcaklık gereklidir.
3- Biber bitkisi için;
• Çimlenme sıcaklığı → 150C
• Büyüme sıcaklığı → 18 – 200C
• Olgun bitki sıcaklığı → 250C
d) Tohumun Etrafa Yayılması :
Çimlenme sonucu bitkilerin oluşmasını sağlayan tohumlar su, rüzgâr, insanlar, hayvanlar (tarafından yenilerek veya hayvanlara yapışarak) ve meyveler sayesinde etrafa yayılarak uygun şartlarda çimlenirler ve yeni bir bitkiyi oluştururlar.
• Yenilen meyve çekirdeklerinin etrafa atılması.
• Bazı dikenli meyvelerin hayvanların tüyüne takılarak taşınması.
• Bataklık ve su bitkilerinde su yoluyla tohumun taşınması.
• Tohum ve meyve hayvanlar için besin kaynağıdır. Hayvanlar tarafından yenilen meyvelerin çekirdekleri veya tohumları dışkı yoluyla uzak bölgelere taşınarak onların etrafa yayılması sağlanır.
Örnek : • Akçaağaç tohumları helikopter pervanesi gibi dönerek düşer ve yayılır.
• Atkestanesinin yeşil renkli dikenli meyveleri içindeki tohumlar olgunlaşınca meyve düşer ve içindeki tohum yayılmış olur.
• Karahindiba bitkisinin tohumları rüzgârla etrafa yayılır.
• Böğürtlen kuşlar tarafından yenir ve tohumları kuşların dışkıları ile etrafa yayılır.
1- Bitkilerin Sınıflandırılması :
Bitkiler, üreme organı olan çiçeğinin ve tohumunun bulunup bulunmamasına göre çiçekli bitkiler ve çiçeksiz bitkiler olarak iki grupta incelenir.
Üreme organı denilen çiçeği ve tohumu bulunan bitkilere çiçekli bitkiler denir.
Üreme organı denilen çiçeği ve tohumu bulunmayan bitkilere çiçeksiz bitkiler denir.
Çiçekli bitkiler; kök, gövde, yaprak, çiçek olmak üzere 4 kısımdan oluşur.
BİTKİLER
Çiçekli Bitkiler Çiçeksiz Bitkiler
Açık Tohumlular Kapalı tohumlular Damarlı Çiçeksiz Damarlı Çiçeksiz
Bitkiler Bitkiler
Tek Çift (Eğrelti Otu) (Karayosunu)
Çenekliler Çenekliler
(Mısır, Buğday) (Fasulye, Nohut)
2- Çiçek ve Kısımları :
Çiçekli bitkilerin üreme organı olan, renkli, güzel kokulu ve görünüşlü organa çiçek denir. (Ters lale = ağlayan gelin, gül, çiğdem, zambak, gelincik, menekşe). Bütün çiçekler farklı renk, şekil ve kokuda olmalarına rağmen çiçeklerin temel kısımları birbirlerine benzer.
Çiçekte; çiçek sapı, çiçek tablası, çanak yaprak, taç yaprak, erkek organ ve dişi organ gibi kısımlar bulunur.
Tam bir çiçek, çanak yaprak, taç yaprak, erkek organ, dişi organ olmak üzere dört kısımdan oluşur.
Çiçek Sapı :
Çiçeği dala ya da gövdeye bağlayan ve su ile besin maddelerinin taşınmasını sağlayan kısımdır. Çiçek sapında odun ve soymuk boruları bulunur.
Çiçek Tablası :
Çiçeğin diğer kısımlarını üzerinde taşıyan yapıdır.
a) Çiçeğin Kısımları :
Tam bir çiçek çanak yaprak, taç yaprak, erkek organ ve dişi organ olmak üzere dört kısımdan oluşur.
1- Çanak Yaprak :
Çiçeğin en dış kısmında bulunan yeşil renkli yapraklardır. Çanak yapraklar, (çiçek tomurcuk halinde iken) çiçeğin diğer kısımlarını dış etkilere karşı korur ve fotosentez yaparak besin üretir. (Çiçeklerde genelde çanak yapraklar 5 tanedir).
2- Taç Yaprak :
Çiçeğin renkli, güzel kokulu ve görünüşlü olan kısmıdır. Taç yaprakların dip kısımlarında bal özü sıvısı (salgısı) salgılanır. Bal özü salgısı güzel kokulu olduğu için ve de taç yapraklar renkli ve güzel görünüşlü olduğu için böceklerin ilgisini çekerler ve tozlaşmaya yardımcı olurlar.
3- Erkek Organ :
Taç yaprakların arasında, dişi organın etrafına dizilmiş halde olan çok sayıdaki organdır. Erkek organ sapçık (ipçik) ve başçık olarak iki kısımdan oluşur.
Sapçıklar, başçıkları tutar, başçıkları çiçeğe bağlar ve her sapçıkta bir başçık bulunur.
Başçıkta polen keseleri bulunur. Polen keselerinin içinde polenler yani çiçek tozları, çiçek tozlarının yani polenlerin içinde de erkek üreme hücreleri olan sperm hücreleri bulunur. Polenler olgunlaşınca polen keseleri çatlar ve polenler etrafa yayılırlar.
(Polen keselerinde bulunan polen-üreme- ana hücreleri mayoz bölünme geçirerek polenleri oluşturur).
4- Dişi Organ :
Çiçeğin ortasında bulunan, vazoya benzeyen ve genelde bir tane olan organdır. Dişi organ; dişicik tepesi, dişicik borusu ve yumurtalık olarak üç kısımdan oluşur.
a) Dişicik Tepesi :
Dişi organın en uç kısmıdır. Dişicik tepesi yapışkan ve nemli bir sıvı salgılar. Bu sıvı çiçek tozlarını yani polenler tutarak polenlerin burada çimlenmesini sağlar.
b) Dişicik Borusu :
Dişicik tepesini yumurtalığa bağlayan borudur. Dişicik tepesinde çimlenen polenleri yumurtalığa taşır.
c) Yumurtalık (Ovaryum) :
Dişi organın en alt kısmındaki şişkinleşmiş bölümdür. Yumurtalıkta tohum taslağı bulunur. Tohum taslağının içinde dişi üreme hücreleri olan yumurta hücreleri vardır.
3- Çiçek Çeşitleri :
Çiçekler, erkek organ ve dişi organın bulunup bulunmamasına göre iki çeşittir.
a) Tam Çiçek (Bir Evcikli Çiçek=Erselik Çiçek) :
Bir çiçekte erkek organ ve dişi organ ile birlikte taç ve çanak yapraklar da bulunuyorsa böyle çiçeklere tam çiçek denir.
Örnek : Gül, papatya, elma, bezelye, kestane, fındık.
b) Eksik Çiçek (İki Evcikli Çiçek) :
Bir çiçekte erkek ve dişi organdan sadece bir tanesi bulunuyorsa böyle çiçeklere eksik çiçek denir.
• Çiçekte sadece erkek organ varsa bu çiçeğe erkek çiçek (taş fırın) denir.
• Çiçekte sadece dişi organ varsa bu çiçeğe dişi çiçek (light) denir.
4- Çiçekli Bitkilerde Tozlaşma ve Döllenme :
Bitkilerde tohum ve meyvenin oluşabilmesi için tozlaşma ve döllenme olmak üzere iki olayın gerçekleşmesi gerekir.
a) Tozlaşma :
Erkek organın başçığındaki polenlerin (çiçek tozlarının) dişi organın dişicik tepesine taşınmasına tozlaşma denir. Tozlaşma su, rüzgar, kuşlar, böcekler, insanlar sayesinde gerçekleşir. (Bataklık ve su bitkilerinde su sayesinde gerçekleşir).
Tozlaşma olayı aynı tür bitkiler arasında gerçekleşir. Dişi organın dişicik tepesi, farklı bitki türlerinin polenlerinin yumurtalığa girmesini önler. (Laleden lale oluşmasının sebebi budur).
b) Döllenme :
Tozlaşma ile dişicik tepesine gelen polenler, dişicik tepesi tarafından salgılanan yapışkan sıvı ile tutulur ve polenler burada çimlenirler. Çimlenen polenler yani çiçek tozları çatlar ve erkek üreme hücreleri yani sperm hücreleri açığa çıkar. Açığa çıkan erkek üreme hücreleri (nin çekirdekleri) (nden biri yumurtalığa doğru hareket ederek polen tüpünü oluşturur) dişicik borusundan geçerek yumurtalıktaki tohum taslağına gelir.
Yumurtalıkta dişi üreme hücresi olan yumurta hücrelerinin çekirdeği ile erkek üreme hücresi olan sperm hücrelerinin çekirdeğinin birleşmesine döllenme denir. Döllenme sonucu oluşan döllenmiş yumurta hücresine zigot denir.
Zigot, bitkinin en küçük yani tek hücreli halidir. Oluşan zigot gelişerek (sürekli mitoz bölünme geçirerek) embriyo denilen bitkinin (canlının) ilk taslağını, modelini oluşturur. (Embriyo bitkinin kök, gövde, yaprak gibi kısımlarının taslağını, modelini bulundurur ve bu yapıların oluşmasını sağlar).
Döllenme sonucu tohum taslağı gelişerek tohumu, tohumun içinde bulunduğu yumurtalık ta gelişerek meyveyi oluşturur.
5- Çiçekli Bitki Çeşitleri :
Çiçekli bitkiler, açık tohumlular ve kapalı tohumlular olarak iki grupta incelenirler.
a) Açık Tohumlular :
Tohumları açıkta gelişen, meyve yaprakları tarafından örtülmeyen bitkilerdir.
Örnek : Çam, ladin, köknar, sedir. (Genelde meyvesiz ağaçlar).
b) Kapalı Tohumlular :
Tohumları meyve yaprakları tarafından örtülmüş olan bitkilerdir. Kapalı tohumlular, tohumlarındaki çenek sayısına göre tek çenekli ve çift çenekli bitkiler olarak iki grupta incelenirler.
1- Tek Çenekliler :
Tohumunda tek çenek olan genelde otsu, tek yıllık bitkilerdir.
Tek Çenekli Bitkilerin Özellikleri :
1- Otsu bitkilerdir.
2- Saçak köklüdürler.
3- Kambiyum dokuları yoktur. Bu nedenle enine büyümezler.
4- İletim boruları düzensizdir.
5- Yaprakları paralel damarlıdır.
6- Yaprakları ince ve şerit şekillidir.
7- Yaprak sapı yoktur.
8- Çiçek sayıları 3 veya 6 nın katları şeklindedir.
Örnek : Otlar, tahıllar, sebzeler, çiçekler.
2- Çift Çenekliler :
Tohumunda çift çenek olan bitkilerdir.
Çift Çenekli Bitkilerin Özellikleri :
1- Genelde odunsu bitkilerdir.
2- Kazık köklüdürler.
3- Kambiyum dokuları bulunur. Bu nedenle enine büyüyebilirler.
4- İletim boruları düzenlidir.
5- Yaprakları tüysü (ağ) damarlıdır.
6- Yaprakları geniş ve parçalı şekillidir.
7- Yaprak sapı bulunur.
8- Çiçek sayıları 4 veya 5 in katları şeklindedir.
Örnek : Bütün meyve ağaçları, fasulye, nohut, mercimek, bezelye.
TOHUMDAN FİDANA :
Bitkilerde tohum ve meyvenin oluşabilmesi için tozlaşma ve döllenme olaylarının gerçekleşmesi gerekir.
1- Tohum :
Dişi organın yumurtalığında bulunan, embriyo, çenek (besin deposu=endosperm) ve koruyucu kabuktan oluşan ve çimlenerek yeni bir bitkiyi meydana getiren yapıya tohum denir.
Tozlaşma ve döllenme olayları sonucunda dişi organın yumurtalığındaki tohum taslağında zigot oluşur. Oluşan zigot sürekli bölünerek gelişir ve embriyo denilen bitki taslağını oluşturur. Embriyo oluştuktan sonra etrafında koruyucu kabuk oluşur ve kabuğun içinde besin depo edilir.
Bitkilerde oluşan tohumların sayısı, şekli ve büyüklüğü farklı olabilir. Bunun nedeni bitkilerin bulundukları ortama, çevre şartlarına uyum sağlama şanslarını arttırmak ve nesillerinin devam etmesini sağlamaktır.
a) Tohumun Özellikleri :
1- Canlıdır.
2- Az miktarda su bulundurur.
3- İçinde embriyo olduğu için bitkinin bütün özelliklerini taşır.
4- Uygun şartlarda çimlenebilir.
5- Çimleninceye kadar besin üretemez yani fotosentez yapamaz.
6- Çimleninceye kadar çeneklerdeki besinlerle beslenir.
b) Tohumun Kısımları :
1- Embriyo :
Bitkinin kök, gövde, yaprak gibi kısımlarının oluşmasını sağlayan bitki taslağıdır.
2- Çenek (Besin Deposu = Endosperm = Besi Doku) :
Koruyucu kabuğun içinde, embriyonun etrafında, embriyonun besin ihtiyacını karşılayabilmesi için besin depo edilen kısımdır. Tohum çimleninceye yani bitki fotosentez yapıncaya kadar embriyo besin ihtiyacını çeneklerden karşılar.
Besi doku hücrelerinde bitkinin türüne göre karbonhidrat, protein ve yağ gibi besin maddeleri depolanır.
3- Koruyucu Kabuk :
Embriyonun etrafında bulunan ve embriyoyu dış etkilere karşı koruyan yapıdır.
c) Tohumun Çimlenmesi :
Tohumdaki embriyonun uygun şartlarda bitkinin kök, gövde ve yaprak gibi kısımlarını oluşturmaya başlamasına çimlenme denir. Çimlenmenin gerçekleşebilmesi için su (nem), sıcaklık ve oksijenin yeterli miktarda olması gerekir.
Su, sıcaklık ve oksijen yeterli miktarda ise (embriyo gelişerek) tohumun koruyucu kabuğu çatlar ve çimlenme başlar. Çimlenme sırasında tohumdaki embriyo sürekli büyür ve gelişir. Embriyo gelişirken ihtiyacı olan besini etrafındaki çeneklerden karşılar.
Tohumun çimlenebilmesi için sıcaklığın yeteri miktarda olması gerekir. Düşük veya yüksek sıcaklıklarda çimlenme süresi çok uzar, çimlenme yavaşlar. Çok yüksek veya çok düşük sıcaklıklarda (0 0C – 35 0C nin dışında) ise çimlenme gerçekleşmez. Çimlenmenin gerçekleşebilmesi için sıcaklık 18 – 25 0C civarında olmalıdır. Bu nedenle ekim için en uygun mevsim ilkbahardır.
Tohumun çimlenebilmesi için suyun yeterli miktarda olması gerekir. Fazla veya az suda çimlenme gerçekleşmez veya yavaş gerçekleşir. Tohumun çimlenmesi için gerekli olan su çimlenme sonucu oluşan bitkinin büyümesi için de gereklidir.
Çimlenme tamamlanınca bitkinin kök, gövde ve yaprakları oluşur.
Tohum çimleninceye kadar besin üretemez yani fotosentez yapamaz (yaprakları olmadığı için). Çimlenme sonucu bitkinin yaprakları oluştuğu için fotosentez yaparak kendi besinini kendisi üretir. (Fotosentez yaptığı andan itibaren çeneklerdeki besini kullanmayacağı için çenekler atılır).
Bitkinin fotosentez yapabilmesi için su, karbondioksit gazı, sıcaklık ve ışık enerjisine yani güneş ışığına ihtiyaç duyar. Bu nedenle bitkinin büyümesi için su, karbondioksit gazı, ışık, sıcaklık ve oksijen gazı (solunum yaparken) gereklidir.
Tohum çimlenirken fotosentez yapamadığı için toprağa, güneş ışığına ve karbondioksit gazına ihtiyaç duymaz. (Çimlenirken sadece solunum yaptığı için kuru ağırlığı azalır).
NOT : 1- Bitkilerin çimlenmesi ve büyümesi için gerekli olan şartlardan biri olan sıcaklık
seralarda kontrol altında tutulabilir. Bu nedenle mevsimlere özgü sebze ve meyveler mevsimi dışında da üretilebilir. Seralarda en düşük sıcaklık 100C, en yüksek sıcaklık 320C dir.
2- Bitkide çimlenme, büyüme ve gelişme için sıcaklık gereklidir.
3- Biber bitkisi için;
• Çimlenme sıcaklığı → 150C
• Büyüme sıcaklığı → 18 – 200C
• Olgun bitki sıcaklığı → 250C
d) Tohumun Etrafa Yayılması :
Çimlenme sonucu bitkilerin oluşmasını sağlayan tohumlar su, rüzgâr, insanlar, hayvanlar (tarafından yenilerek veya hayvanlara yapışarak) ve meyveler sayesinde etrafa yayılarak uygun şartlarda çimlenirler ve yeni bir bitkiyi oluştururlar.
• Yenilen meyve çekirdeklerinin etrafa atılması.
• Bazı dikenli meyvelerin hayvanların tüyüne takılarak taşınması.
• Bataklık ve su bitkilerinde su yoluyla tohumun taşınması.
• Tohum ve meyve hayvanlar için besin kaynağıdır. Hayvanlar tarafından yenilen meyvelerin çekirdekleri veya tohumları dışkı yoluyla uzak bölgelere taşınarak onların etrafa yayılması sağlanır.
Örnek : • Akçaağaç tohumları helikopter pervanesi gibi dönerek düşer ve yayılır.
• Atkestanesinin yeşil renkli dikenli meyveleri içindeki tohumlar olgunlaşınca meyve düşer ve içindeki tohum yayılmış olur.
• Karahindiba bitkisinin tohumları rüzgârla etrafa yayılır.
• Böğürtlen kuşlar tarafından yenir ve tohumları kuşların dışkıları ile etrafa yayılır.
bilimsel yöntem
1)problemin belirlenmesi
2)hipotezin ortaya konulması
3)deneylerin kurulması kontrollü deneyler
4)bulguların değerlendirilmesi kontrollü deneyler
5)bulguların değerlendirilmesi ve sonuç çıkarma
6)teori ve kanun
2)hipotezin ortaya konulması
3)deneylerin kurulması kontrollü deneyler
4)bulguların değerlendirilmesi kontrollü deneyler
5)bulguların değerlendirilmesi ve sonuç çıkarma
6)teori ve kanun
örnek bilimsel çalışma
BİLİM İNSANI KİMDİR?
Bilim insanları, dünya ve onun işleyişi hakkında bilgi toplayan insanlardır. Bunu yapmak için sorular sorar, ardından gözlem ve deneyi kullanarak, bu soruları yanıtlamaya çalışırlar. Bugün birçok farklı dalda çalışan bilim insanı vardır, ama 200 yıl öncesine kadar insanlar bilim dalları arasında bir ayırım yapmıyordu. Aslında "bilim adamı" sözü de 1830'dan önce kullanılmıyordu.
Bilim Adamının Özellikleri
Bilim Adamının Özellikleri
Bir bilim adamını diğer insanlardan ayıran bazı özellikler vardır. Bilim adamında bulunması gereken özellikleri şöyle sıralayabiliriz:
►Bilim adamı meraklıdır.
►Bilim adamı iyi bir gözlemcidir.
►Bilim adamı objektiftir.
►Bilim adamı şüphecidir.
►Bilim adamı titizdir.
►Bilim adamı zamanını verimli kullanır.
►Bilim adamı, düşünen ve yeni fikirler üreten bir insandır.
►Bilim adamı diğer bilim adamları ile işbirliği yapabilir.
►Araştıracağı konuda kendisinden önce yapılan çalışmalarla ilgili bilgi sahibi olmalıdır.
►"Ben yaptım oldu." anlayışından uzak ve eleştiriye açık olmalıdır.
►Gözlemlerini çok dikkatli yapmalı, sabırlı olmalı ve karşısına çıkan tüm ipuçlarını çok iyi değerlendirebilmelidir.
fen ve teknolojide sorun nedir?
Fen bilimlerini diğer bilimlerden ayıran en önemli özellik; gözlem ve deneye önem vererek öğrencinin
soru sorma, araştırma yapma becerisini geliştirme ve ortaya çıkan sonuçları yorumlayabilme olanağı
sağlamasıdır. Bu nedenle fen bilimlerinin öğrencilere etkili ve kalıcı olarak öğretilmesi büyük önem
taşır. Anlamlı ve kalıcı öğrenme için en etkili yöntem laboratuar yöntemidir. Fen öğretiminde
laboratuvarın önemi ve laboratuvar destekli fen bilgisi öğretiminin öğrenci başarısına etkisi üzerine
yapılan çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Laboratuvarda, yaparak yaşayarak yapılan bir öğretim, tüm duyu
organlarını kullanma imkânı verir ve sebep-sonuç yorumu yapma zorunluluğu nedeniyle beceriler
kazandırma olanağı sağlar. Fen bilimleri eğitiminde en iyi başarının deneysel yönteme dayalı öğrenme
ile kazanılacağını ve deney ağırlıklı öğretim yönteminin, öğrenmede başarı düzeyini artırdığı ve bilginin
kalıcılığına önemli ölçüde etki sağladığı, ancak bunun da bu konuda iyi yetişmiş öğretmenlerle
gerçekleşeceği fen deneylerinin amaca uygun olarak gerçekleştirilmesinde öğretmenlerin anahtar
unsur oldukları bilinmelidir.(4,7). Deneyler kullanılarak öğretilen fen bilimleri, öğrencilerin bilgi ve
beceri bakımından daha donanımlı bir hale gelmesine neden olmaktadır(8,13). Fen bilimlerinin
öğretiminde, laboratuvarların verimli kullanılması ve basit araç-gereçlerle deney yapabilmek için
öğretmen adaylarının eğitimleri sırasında gerekli önemin verilmesi gerekir.
http://www.iconte.org/FileUpload/ks59689/File/123..pdf
soru sorma, araştırma yapma becerisini geliştirme ve ortaya çıkan sonuçları yorumlayabilme olanağı
sağlamasıdır. Bu nedenle fen bilimlerinin öğrencilere etkili ve kalıcı olarak öğretilmesi büyük önem
taşır. Anlamlı ve kalıcı öğrenme için en etkili yöntem laboratuar yöntemidir. Fen öğretiminde
laboratuvarın önemi ve laboratuvar destekli fen bilgisi öğretiminin öğrenci başarısına etkisi üzerine
yapılan çeşitli çalışmalar yapılmıştır. Laboratuvarda, yaparak yaşayarak yapılan bir öğretim, tüm duyu
organlarını kullanma imkânı verir ve sebep-sonuç yorumu yapma zorunluluğu nedeniyle beceriler
kazandırma olanağı sağlar. Fen bilimleri eğitiminde en iyi başarının deneysel yönteme dayalı öğrenme
ile kazanılacağını ve deney ağırlıklı öğretim yönteminin, öğrenmede başarı düzeyini artırdığı ve bilginin
kalıcılığına önemli ölçüde etki sağladığı, ancak bunun da bu konuda iyi yetişmiş öğretmenlerle
gerçekleşeceği fen deneylerinin amaca uygun olarak gerçekleştirilmesinde öğretmenlerin anahtar
unsur oldukları bilinmelidir.(4,7). Deneyler kullanılarak öğretilen fen bilimleri, öğrencilerin bilgi ve
beceri bakımından daha donanımlı bir hale gelmesine neden olmaktadır(8,13). Fen bilimlerinin
öğretiminde, laboratuvarların verimli kullanılması ve basit araç-gereçlerle deney yapabilmek için
öğretmen adaylarının eğitimleri sırasında gerekli önemin verilmesi gerekir.
http://www.iconte.org/FileUpload/ks59689/File/123..pdf
Fen ve Teknoloji Dersi Öğretim Programı’nın Amaçlar
1. Doğal dünyayı öğrenmeleri ve anlamaları, bunun düşünsel zenginliği ile heyecanını
yaşamalarını sağlamak, 8
2. Her sınıf düzeyinde bilimsel ve teknolojik gelişme ile olaylara merak duygusu
geliştirmelerini teşvik etmek,
3. Fen ve teknolojinin doğasını; Fen-Teknoloji-Toplum-Çevre arasındaki karşılıklı
etkileşimleri anlamalarını sağlamak,
4. Araştırma, okuma ve tartışma aracılığıyla yeni bilgileri yapılandırma becerileri
kazanmalarını sağlamak,
5. Eğitim ile meslek seçimi gibi konularda, fen ve teknolojiye dayalı meslekler hakkında
bilgi, deneyim, ilgi geliştirmelerini sağlayabilecek alt yapıyı oluşturmak,
6. Öğrenmeyi öğrenmelerini ve bu sayede mesleklerin değişen mahiyetine ayak
uydurabilecek kapasiteyi geliştirmelerini sağlamak,
7. Karşılaşabileceği alışılmadık durumlarda, yeni bilgi elde etme ile sorun çözmede fen ve
teknolojiyi kullanmalarını sağlamak,
8. Kişisel kararlar verirken uygun bilimsel süreç ve ilkeleri kullanmalarını sağlamak,
9. Fen ve teknolojiyle ilgili sosyal, ekonomik ve etik değerleri, kişisel sağlık ve çevre
sorunlarını fark etmelerini, bunlarla ilgili sorumluluk taşımalarını ve bilinçli kararlar
vermelerini sağlamak,
10. Bilmeye ve anlamaya istekli olma, sorgulama, mantığa değer verme, eylemlerin
sonuçlarını düşünme gibi bilimsel değerlere sahip olmalarını, toplum ve çevre
ilişkilerinde bu değerlere uygun biçimde hareket etmelerini sağlamak,
11. Meslek yaşamlarında bilgi, anlayış ve becerilerini kullanarak ekonomik verimliliklerini
artırmalarını sağlamaktı
http://www.ebe.anadolu.edu.tr/tezler/yl/335-gonul%20aydin.pdf
yaşamalarını sağlamak, 8
2. Her sınıf düzeyinde bilimsel ve teknolojik gelişme ile olaylara merak duygusu
geliştirmelerini teşvik etmek,
3. Fen ve teknolojinin doğasını; Fen-Teknoloji-Toplum-Çevre arasındaki karşılıklı
etkileşimleri anlamalarını sağlamak,
4. Araştırma, okuma ve tartışma aracılığıyla yeni bilgileri yapılandırma becerileri
kazanmalarını sağlamak,
5. Eğitim ile meslek seçimi gibi konularda, fen ve teknolojiye dayalı meslekler hakkında
bilgi, deneyim, ilgi geliştirmelerini sağlayabilecek alt yapıyı oluşturmak,
6. Öğrenmeyi öğrenmelerini ve bu sayede mesleklerin değişen mahiyetine ayak
uydurabilecek kapasiteyi geliştirmelerini sağlamak,
7. Karşılaşabileceği alışılmadık durumlarda, yeni bilgi elde etme ile sorun çözmede fen ve
teknolojiyi kullanmalarını sağlamak,
8. Kişisel kararlar verirken uygun bilimsel süreç ve ilkeleri kullanmalarını sağlamak,
9. Fen ve teknolojiyle ilgili sosyal, ekonomik ve etik değerleri, kişisel sağlık ve çevre
sorunlarını fark etmelerini, bunlarla ilgili sorumluluk taşımalarını ve bilinçli kararlar
vermelerini sağlamak,
10. Bilmeye ve anlamaya istekli olma, sorgulama, mantığa değer verme, eylemlerin
sonuçlarını düşünme gibi bilimsel değerlere sahip olmalarını, toplum ve çevre
ilişkilerinde bu değerlere uygun biçimde hareket etmelerini sağlamak,
11. Meslek yaşamlarında bilgi, anlayış ve becerilerini kullanarak ekonomik verimliliklerini
artırmalarını sağlamaktı
http://www.ebe.anadolu.edu.tr/tezler/yl/335-gonul%20aydin.pdf
Fen, fiziksel ve biyolojik dünyayı tanımlamaya ve açıklamaya çalışan bir bilimdir. Fen,
yalnızca dünya hakkındaki gerçeklerin toplamı değil aynı zamanda deneysel ölçütleri,
mantıksal düşünmeyi ve sürekli sorgulamayı temel alan araştırma ve düşünme yoludur.
Bütün çocuklar doğal dünyayı keşfetmekten zevk alır.
Fen bilimi bir doğa bilimidir. İnsanların yaşadıkları çevreyi anlayıp yorumlamalarını ve
bu karmaşık çevrede bir düzen arama düşüncesini harekete geçiren bilgi ve becerilerin
özüdür
Teknoloji ise, farklı disiplinlerde yer alan kavram ve becerilerin birleştirilerek
materyallerin geliştirilmesi ve bu materyallerin yaşamı kolaylaştırmak amacıyla işlevsel
hale dönüştürülmesidir.
Fennin amacı doğayı anlayıp açıklamaya çalışmak
iken teknolojinin amacı yaşamı kolaylaştırıcı, gereksinimlere yanıt veren değişimler
yapmaktır.
Öğrencilerin bilimsel düşünme gücünü geliştirmesinde önemli rol oynayan fen ve
teknolojide yapılandırmacılığın uygulanması, öğrencilerin karşılaştıkları sorunlara
kalıplaşmış bilgilerden hareketle çözüm üretme yerine sorun hakkındaki bilgileri
araştırarak, keşfederek, hipotezler kurarak ve elde ettiği sonuçları bir bilim adamı gibi
yorumlayarak bilimsel bir çalışma süreci ile sonuca ulaşması ve bilgileri yapılandırması
gerekmektedir.Öğrencilerin bilimsel bilgileri önceki bilgileri ile ilişkilendirerek
yapılandırabilmeleri için öğretmenin öğrencilerin hazırbulunuşluklarının farkında
olması ve konu ile ilgili uyarıcı materyalleri öğrencilere sunarak sorun çözümünde
gerekli bilgileri öğrencilerin keşfedebilmesi ve ön bilgileri ile ilişkilendirmeler yaparak
bilgiyi yapılandırmalarını sağlaması gerekmektedir (İşman, Baytekin, Balkan, Horzum
ve Kıyıcı, 2002). Bu niteliklerle yetişen öğrenciler çağın gereklerini yerine getirebilecek
özelliklere sahip olmakla birlikte karşılaştıkları sorunlara çözüm üretmede ve topluma
yararlı bireyler olmada önemli görevleri üstlenebilecektir.
http://www.ebe.anadolu.edu.tr/tezler/yl/335-gonul%20aydin.pdf
yalnızca dünya hakkındaki gerçeklerin toplamı değil aynı zamanda deneysel ölçütleri,
mantıksal düşünmeyi ve sürekli sorgulamayı temel alan araştırma ve düşünme yoludur.
Bütün çocuklar doğal dünyayı keşfetmekten zevk alır.
Fen bilimi bir doğa bilimidir. İnsanların yaşadıkları çevreyi anlayıp yorumlamalarını ve
bu karmaşık çevrede bir düzen arama düşüncesini harekete geçiren bilgi ve becerilerin
özüdür
Teknoloji ise, farklı disiplinlerde yer alan kavram ve becerilerin birleştirilerek
materyallerin geliştirilmesi ve bu materyallerin yaşamı kolaylaştırmak amacıyla işlevsel
hale dönüştürülmesidir.
Fennin amacı doğayı anlayıp açıklamaya çalışmak
iken teknolojinin amacı yaşamı kolaylaştırıcı, gereksinimlere yanıt veren değişimler
yapmaktır.
Öğrencilerin bilimsel düşünme gücünü geliştirmesinde önemli rol oynayan fen ve
teknolojide yapılandırmacılığın uygulanması, öğrencilerin karşılaştıkları sorunlara
kalıplaşmış bilgilerden hareketle çözüm üretme yerine sorun hakkındaki bilgileri
araştırarak, keşfederek, hipotezler kurarak ve elde ettiği sonuçları bir bilim adamı gibi
yorumlayarak bilimsel bir çalışma süreci ile sonuca ulaşması ve bilgileri yapılandırması
gerekmektedir.Öğrencilerin bilimsel bilgileri önceki bilgileri ile ilişkilendirerek
yapılandırabilmeleri için öğretmenin öğrencilerin hazırbulunuşluklarının farkında
olması ve konu ile ilgili uyarıcı materyalleri öğrencilere sunarak sorun çözümünde
gerekli bilgileri öğrencilerin keşfedebilmesi ve ön bilgileri ile ilişkilendirmeler yaparak
bilgiyi yapılandırmalarını sağlaması gerekmektedir (İşman, Baytekin, Balkan, Horzum
ve Kıyıcı, 2002). Bu niteliklerle yetişen öğrenciler çağın gereklerini yerine getirebilecek
özelliklere sahip olmakla birlikte karşılaştıkları sorunlara çözüm üretmede ve topluma
yararlı bireyler olmada önemli görevleri üstlenebilecektir.
http://www.ebe.anadolu.edu.tr/tezler/yl/335-gonul%20aydin.pdf
FEN ÖĞRETİMİNDE HİBRİTLEŞMİŞ BİR ÖĞRENME ORTAMI NASIL OLMALI?
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)